5 Temmuz 2010 Pazartesi

tripoli hakkında güzel bir paylaşım


ben eşimi çalışmak üzre tripoli ye gönderdiğim gün net te tesadüfen bu yazıya rastladım..yüreğime su serpildi..aranızda bir şekilde libya ile bağlantısı olan var ise bu yazıyı okumasını şiddetle tavsiye ederim..muhtemelen yazının sonuna doğru hafiften bir libya hayranlığı gelişecek..yazar halit edip özcan ın kalemine ve yüreğine sağlık..

Libya-tripoli

Giriş-Tarihçe



Tripoli`yi Tanıyalım



Çarşı -Pazar: Türkiye’de herhangi bir süper markette bulunan bütün mallar, burada da bulunmaktadır. Ancak hiç bir şey Türkiye`den ucuz değildir. Hatta birçok mal Türkiye`den daha pahalıdır. Çin ve ikinci kalite İtalyan üretimi olan beyaz eşyalar Türkiye ile aynı fiyattadır.



Sebze ve meyve çeşitleri Türkiye`deki gibi zengin değildir. Fiyatları da bizden pahalıdır.

Örnek vermek gerekirse: 1 kilo sert kabuklu yumurta şeklinde ve büyüklüğündeki domates, ülkemizde 0.5 ykr ile 1 ytl arasında satılırken (2007), burada 2.5 ytl fiyatında satılmaktadır. Ülkemizde kimsenin yüzüne bakmayacağı limonun kilosu 2 ytl dir. Kavun ve karpuzun kilosu 500 ykrs, armut ise 2.5 ytl, beyaz ve siyah üzüm 2 ytl dir. Çekirdeksiz beyaz üzümü iri ve güzeldir. Mısır Mango`su 4 libya dinarından satılmaktadır. Ananas, Türkiye ile aynı fiyattadır. 1 libya dinarı 1 ytl ye eşittir, aynı değerdedir.



Kuruyemiş olarak bizim bildiğimiz çeşitler vardır. Fıstıkların içi çoğu boş, Antepfıstığının kalitesinden ve tadından çok uzaktır. Leblebi, yer fıstıği, badem ( hem kuru hem taze) ve tek tür şişman kabak çekirdekleri vardır. İki tür Kajo vardır. Kilosu 10-12 ytl arasında değişmektedir. Burada bizim bademe benzeyen, ancak çok daha büyük olan `Brezilya Bademi` az yağlı olup, tadı var ile yok arasıdır.





Konfeksiyon ve iç çamaşırı fiyatları marka kalitesine göre değişmekte, Türkiye ile aynı hatta bazı çeşitlerde daha pahalıdır



Tripoli`de Corintha Oteli ve belli başlı birkaç büyük devlet otelinde 35 ytl karşılığında çok zengin bir açık büfe ile öğlen ve akşam yemeklerinizi alabilirsiniz. Balık lokantaları ucuz değildir.



Halk tipi lokantalar ucuzdur. Burada bulunan Türk lokantalarında veya lokal lokantalarda kişi başı 5-6 ytl arasında oldukça dolgun porsiyonlu yemekler ile karın doyurulabilir. Bolca bulunan ufak pizza kafeteryalarında 2 ytl karşılığında leziz 2 parça pizza ve meşrubat ile rahatça karın doyurabilirsiniz. Pastahanelerde bol çeşitli pasta ve kuru pasta bulabilirsiniz. Şekerli kuru pasta türleri zengin olup, tuzlu kuru pasta türü göremezsiniz.



Parfümeride İtalyan ve Fransız parfümleri ön sırada yer almakta, bize oranla oldukça uygun fiyatlardadır. Şampuan, güneş yağı, makyaj malzemeleri vb benzerleri Türkiye`ye göre ucuzdur.



Bilgisayarlar Türkiye ile aynı fiyattadır. Ancak cep telefonlarının yarı fiyatında ucuz ( ancak mesaj ve diğer yazılımlar için Türkçe gerekmektedir) ve diğer elektronik eşyalarda Türkiye`ye oranla daha ucuz olduğu, buradaki Türkler tarafından söylenmektedir. Ancak ülkemizde kredi kartı kullanımı ve taksit kolaylığını da göz önünde bulundurmakta fayda vardır.



Tanınmış bazı çanta markalarının burada ucuz olduğu görülmektedir.



Libya`yı tanıtacak turistik bir broşür bulmak zordur. Devletin bu konuda hiç bir yayını yoktur. Ancak internet ortamında bazı bilgilere kısa olarak ulaşabilirsiniz. Tripoli şehir haritası ve krokisi, kabaca, sokak detayları olmaksızın, daha yeni basımdan çıkmıştır.



Enteresandır: Tripoli` de sokak isimleri ve kapı numaraları yoktur. Mektuplaşmayı merak ederek sordum. Cevap şu idi : ` Büyük şehirlerde okumuş kesim postrestant ve posta kutusu kullanırlardı. Halk ise ad-soyadı ve oturduğu mahallin adını yazar, postaya verirdi. Postacı o mahalleye gider bu insanı tanıyan var mı diye bir kaç kişiye sorduktan sonra, kesin tanıyan birisi çıkar, mektup sahibine böyle ulaşırdı`. ( Bize yabancı değil. Adı-soyadı, köyün adını yazar gönderirsiniz, mektup sahibine ulaşır.)



Telefon için ‘bilinmeyen numaralar -118’ servisi yoktur. Telefon iletişimi büyük bir oranda, cep telefonu aracılığı yapılmaktadır. Caddelerde ender görülen telefon kabinleri atıl vaziyettedir. Telefon iletişimindeki bu açığı, telefon resmiyle kendini adresleyen özel firmalardan yapabilirsiniz. Size verilen ufak bir kağıt parçasına ‘0090’ sonrası telefon numarasını ekleyerek Türkiye’deki herhangi bir operatör ile görüşebilirsiniz.



Şehir içi ulaşım



`Libo` diye isimlenen, siyah beyaz boyalı Deawoo marka taksi fiyatları bize göre çok ucuzdur. Tripoli` de 2 ile 5 ytl arasında değişen fiyatlarla şehrin her tarafına gidilebilir. Ancak yabancı olduğunuz belli olduğundan mesafeye göre ücret, parmak işareti ile rakamı belirleyip ‘dinar’ denilerek belirlenebilir. Birinci taksi yüksek ücret isterse, ikinci taksi mutlaka kabul edecektir. Unutmayın ki: otel önlerinde bulunan taksiler pahalıdırlar.



Trafik kendine özgün aktığından, emniyet kemerleri mutlaka takılmalıdır. Ha şimdi çarptı, ha şimdi çarpacak korkusu, yol boyuca sizinle beraber olacaktır. Bazı arabaların sağlarından sollarından çarpılmış olduklarını yadırgamamak gerekir. Şartlar böyle; Tripoli`de her an 4 gözünüz var gibi, dikkatli araç kullanmak zorundasınız. Polisten kaza raporu almadan aracınızı tamir ettiremezsiniz ( ya birine çarpıp kaçtıysanız). Güzel bir tedbir.



Duyacağınız bol korna sesleri, ` ‘Bip.bip biraz sağa geç.. Bip bip ben buradan döneceğim, dur ve bana yol ver’ gibi spontane gelişen, bir iletişimdir. Gariptir bu sistem kendi içinde gayet iyi işlemektedir. Bana kargaşa gibi gelen bu sistemde, yaptığı ani bir dönüş veya ani bir duruş yüzünden, kazaya ramak kala birbirine bağıranlara rastlamadım. Örneğin, bir Libyalı işlek bir caddede aniden yolun birazda ortasında durup, karşı dükkandaki birisine bir şeyler söyleyip, sohbet edebilir. Arkadan gelen ise bunu normal karşılar, yavaşlar ve sollayarak yoluna devam edebilir.



Yayalar, bilhassa kadın ve çocuklar, trafikte önceliklidirler. Hızla akan bir yolda bile, bir yaya yolu geçerken, hızları ne olursa olsun, bütün arabalar yavaşlar, durur ve ona yol verir. Belki bunda “kan parası” diye adlandırılan, maktul ailesine ödenen yüksek meblağlardaki paranın da etkisi vardır.



Yabancılara ait plakalar, mavi şerit üzerine verilen numaralar ile belli olur. Türklere ait plaka numarası 17 dir.



Libya`da her türlü marka arabayı görebilirsiniz. Otomobiller bize göre yarıdan da az fiyatınadır. Ancak bir kaç belirli marka dışında servis ve yedek parça garantisi yoktur.



Tripoli`de halk otobüsü veya belediye otobüsü gibi toplu taşıma aracı yoktur. Minibüsler toplu taşımanın ana ögeleridir.



Gözlemlediğim kadarıyla Libya insanı, sakin, kendi halinde, yumuşak, saygılı, ağır başlı ve bilhassa Türklere karşı sevgi dolu olarak gözüküyorlar. Burada 400 yılı aşkın Osmanlı dönemindeki tarihi beraberliğimizin, birçok ortak kültürel ve anlayış beraberliğini de var ettiğini söylüyorlar. Yurtdışında eğitimini bitirmiş bir yerbilimci yaptığımız bir sohbette “Bizim Türklerle birçok örf adet, ananede buluştuğumuz ortak noktalar vardır. Hatta müziğimiz ritim ve makam olarak Türk müziği esasına dayanır. Sokaklarda gördüğünüz açık tenli ve renkli gözlü insanların ataları Türk soyudur.” demiştir.



Libya bir huzur ülkesidir. Kavga eden insanlara rastlayamazsınız. Esnaflar, bizdeki gibi, bağırarak, çağırarak satış yapmazlar. Yabancılara hiç bir şekilde, bizde olduğu gibi sakız gibi yapışılıp ‘illaki benden alışveriş yap’ tarzı yoktur. Halk ve mahalle pazarlarında bile sessizlik içinde alış-veriş yapılmaktadır.



Dükkanlar sabah saat 9.30 ile 10 arası açılır, saat 13 veya 14 de kapanır. Saat 17 gibi tekrar açılır ve gece yarısına kadar açık kalırlar.



Akşam gün batımına doğru nerede bir yeşil alan ve park varsa insanlar oraya dolar, çoluk çocuk çimenlerin üzerine yayılıp, gece yarısına kadar akşam serinliğinin tadını çıkarırlar.



Uykunuzun en derin yerinde, saat kaç olursa olsun, mesela gecenin saat üçü de olabilir, dördü de olabilir, müthiş bir kornalar korosuyla yatağınızdan zıplayabilirsiniz. Belki bir düğün vardır, belki de bir kaç genç müziği sonuna kadar açıp korna çala çala en işlek caddeden geçiyor olabilir. Buna polis dahil herkes göz yumar, anlayışla karşılar.



Tripoli’nin ‘piyasa caddesi’ olan, 1 Eylül Caddesi ve yanındaki paralel caddeler, şık mağazaları ile ufak bir Beyoğlu gibidir. Buradaki Türkler, oldukça hareketli ve mağazalarla dolu Girgareş caddesini, İstanbul’un Bağdat caddesine benzetmektedirler. Bu cadde, yabancıların oturduğu, etrafı duvarlarla çevrili, özel güvenlik ile korunan, kapıda içeri girişlerin kontrol altında tutulduğu, her türlü spor kompleksleri ve plajı ile, ayrı bir dünya gibi olan, Regata`ya da gider. Regata`daki konutlar oldukça yıpranmış olup, bitişik düzende yapılmış `kooperatif evlerine` benzemektedirler.



Yakışıklı ve iyi giyimli gençler, nargile ile ‘çay nana- naneli çay’ kahve ve kapiçino içip sohbet ederler. Bazıları ise alkolsüz biraları arabalarının üzerine koyarak, sanki ‘kafayı buluyorlarmış’gibi, saatlerce bira içerler. Yaşlısı olsun, genci olsun ellerinde kapiçino dolu kağıt bardakları ile, saatlerce ne konuşurlar hep merak etmişimdir. Bizde sabahları kahveler, günün ilk çayını içmek üzere nasıl doluyorsa burada da, kafeler içeride, dışarıda, kaldırım kenarında kapiçino içen ve sohbet eden insanlarla doluyor.



1983 yılında, perde arkası hala belli olmayan, hangi örgütlerce planlandığı bulanık olan, Pan-Am uçağının İskoçya üzerinde infilak ederek patlaması Libya`ya mal edilmiş ve ABD`nin baskısı üzerine Libya`ya ambargo uygulanmaya başlamıştır. 25 yıl süren bu ambargo Libya`nın gelişmesini büyük oranda etkilemiştir. Kanımca, bu ambargo olmasaydı Libya bu gün çok daha farklı olurdu. Bu 25 yıllık ambargo, eğitim sisteminde de büyük yaralar açmıştır. Libya pasaportu taşıyan her kişiye terörist gözüyle bakılmıştır. Ülke dışında yüksek eğitim ve doktora yapmak isteyenlere ABD kapılarını kapatmış, Avrupa ülkeleri ise zorluklar çıkarmışlardır. Böylece yüksek eğitimde bir boşluk doğmuştur.



Ambargo etkisi ile, Libya devletinin 10 yıl süre ile İngilizce eğitiminin yasaklaması, İngilizce konuşan insan sayısını azaltmıştır. Bu gün bu açık, yoğunlaşan İngilizce kursları ile kapatılmaya çalışılmaktadır. 60 yaşın üzerindeki Libya`lıların çoğu İngilizce ve İtalyanca konuşabilmektedirler.



Libya kadınını rahatsız etmek, kadının şikayeti üzerine, kanunen 6 ay hapis cezasıyla başlıyor. Bu yüzden Libyali kadınlar çok rahatlar. Erkekler onlardan gözlerini kaçırırken, bazı çapkın hanımlar, rahatça erkeklere bakabiliyorlar.



Bundan altı yıl öncesine kadar sokaklarda pek kadın görülmezmiş. Hele çay bahçesi, kafe ve lokanta gibi yerlerde asla. Ancak şimdi sokaklar, kafeler ve lokantalar kadınlarla dolu. Otomobil kullanan kadın sayısı az değil ( hele o kendine özgü karmaşık trafikte nasıl araba kullanıyorlar, bravo doğrusu).



Bir Libyalı tarafından evine davet edilirseniz, geleneklerine göre, evin hanımını ve kızlarını ortalıkta göremezsiniz. Onlar sizlere gözükmeden, ikramlarını tepsi içinde evin erkeğine verirler, o da gelip ortaya koyar.



Düğünlerde erkekler ayrı, kadınlar ayrı eğlenirler. Yakın bir zaman içinde çıkan bir yasa ile, eskiden geçerli olan 4 kadın ile evlenebilme anlayışı artık yasaklanmıştır. Libyalı erkekler artık, ne yazık ki, sadece 1 kadın ile yetinmek zorundalar.



Diğer bir kaldırılan yasa ise `kırbaç` cezası. Onun yerini para cezası almış.



Camiler bizdeki gibi ayak kokmuyor. Tertemiz. Bunda, sıcak iklimin getirdiği bir alışkanlıkla insanların çorap giymemesi ve sandalet kullandıkları içindir sanıyorum. Zaman zaman dev klimalardan koku dahi veriliyor. Ezan sesleri rahatsız edici değil. Bilhassa sabah ezanı, çok alçak sesle ve hızlıca okunuyor.



Sokaklarda kedi ve köpek çok nadir görülmektedir.



Devlet ile işiniz varsa: ‘Burada her şey mümkündür ama ayni zamanda hiçbir şey de mümkün değildir.’



Yabancıları üzen, Libya`dan çok zor vize alınması veya hiç alınmamasıdır. Bunun sebebi şudur: Libya`da kendi içinde bir huzur ve barış vardır. Kuzey Afrika ülkeleri ve komşuları arasında en huzurlu ülke Libya`dır. Bir taraftan terörist devlet Sam Amca’nın varlığı ve girdiği her ülkede demokrasi ve insan hakları maskesi ile o ülkeyi karıştıran, turuncu devrimler (!) yaratan Soros kuruluşları, sahte insan hakları, demokrasi havarisi batılı örgütler, diğer yandan El-Kaide, Taliban, Müslüman Kardeşler gibi silahlı eylemcilerin ülke içine sızmalarını önlemek için, Libya hükümeti bu konuda ince eleyip sık dokumakta, ülkeye girecek her yabancıyı dikkatlice incelemektedirler. Eh bu konuda pek de haksız sayılmazlar.



Seker ve Kurban bayramları dışında milli bayramlar şöyledir:

18 Mart; İngiliz askeri üslerinin kapatılması ve ülkeden kovulmaları,

11 Haziran; Amerikan üslerinin kapatılması ve ülkeden kovulmaları,

23 Temmuz; Mısır Halk Devrimi,

1 Eylül; Libya Halk Devrimi,

7 Ekim; İtalyan Faşist Yönetiminin ülkeden geri çekilmesi.



Lafın kısası: Libya hiç de anlatıldığı gibi `öcü` ve sıkıntılı bir ülke değildir.



Libya`ya hoş geldiniz.




30.Temmuz.2007

Tripoli, El- Kebir Otel, Oda No: 948 Saat: Yazı bittiğinde 06.10

Yeniden gözden geçirme: 4.8.2007

Gönderen halit edip özcan zaman: 12:34

alıntıdır..

2 yorum:

zeynep -ipek butik pasta dedi ki...

Triboli ve libyayı çok güzel anlatmışsınız,benim düşündüğümden çok farklı.
Okurken içim burkuldu,o güzel şehir şimdi kan gölü,insanlar perişan durumda.
Bloğa koyduğunuz müzik çok güzel,dinlemeye doyamadım,şarkıcının ismini yazarsanız internetden bulayım..
sevgiler..

Unknown dedi ki...

zeynep hanım..yoruma değer bulduğunuz için çok teşekkürler ediyorum okumuş olduğunuz postta libya yı bu şekilde anlatmış olan sayın Halit Edip Özcan a tekrar minnetimi dile getirmek isterim.gerçekten çok içten bir yazı olmuş..benim nacizane libya deneyimlerimi anlattığım post bir çift izmirli göz ile tripoli seferi ni gördünüz mü bilmiyorum.o sefer sırasında kızımla birlikte birçok çocuğu fotoğraflamıştım..dün o fotolara bakarken içim cız etti..acaba dedim bu meleklerin burnu kanamış mıdır bu akılalmaz olaylarda..rabbime emanet olsunlar inşallah.
müziği beğenmişsiniz aynı hislerle dinliyorum bu sebeple paylaştım sanki ruhumu yıkıyor gibi hissediyorum.. söyleyen nagat al saghira parçanın ismi ana bashak al bahr(ben denize aşığım demek) umarım bu şekilde bulabilirsiniz..sevgiyle kucaklıyorum dostum..keyifli paylaşımlar dileğiyle..

Yorum Gönder

yüreğinizden geçen,dilinize gelen bir iki kelimeyi benimle paylaşırsanız çok mutlu olacağım...şimdiden teşekkürler...

bir de bunlar var:)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Pages