5 Temmuz 2010 Pazartesi

Yasamin Yankisinda Sevgiyi Paylasmak

Merhaba!


Siz, siz olun insani degerlerinizi öldürmeyin! Aglamaksa aglamak, gülmekse gülmek, hüzünlenmekse hüzünlenmek, sevmekse sevmek. Insan bir makina degil, duygusuyla, merhametiyle, sevgisiyle insandir.

Ve nitekim yasamak. Tek bir dokunusta, bir bakista gizli, hissetmekle kalan sahici degerler... Yapay degerlerimizde büyüttügümüz, her seyi lükste,parada, maddiyatta aramanin, hirsin, bencilligin, çürümüslügün gerçek degeri ne olaki.

Hayatimiza o kadar çok karmasa ve ucuz degerler girdiki, her gün biraz daha kaos, biraz daha karmasa içinde yasamin farkina varmadan kaybolup gidiyoruz. O kadar çok acele yasiyoruzki hayati. Bir tabloya bakarken yada bir siiri okurken bile neyi anlattigini, üzerinde durup düsünmeye firsat bulamiyoruz.

O kadar çok sevgi varki yarim kalan, bu acelecilikten sevgileri bile yasayamiyoruz, paylasamiyoruz. Dostluklar bile sahte ve çikar iliskilerinden öteye geçmiyor. Farkinda misiniz? ne kadar çok özlüyoruz dogal dostluklari ve sevgileri.

Peki biz gerçekten dost olabiliyor muyuz insanlara, çikarsiz sevebiliyor muyuz insanlari?

Neden hep yalnizligi seçiyoruz çogunlukla, neden hep boguldugumuzu sanip kaçiyoruz insanlardan? Bu acelecilik bu korku bu kaçis niye? Sevgileri gerçek dostluklari öldürmüyor muyuz hep beraber, sevgilerimizi de öldürecek kadar sevgi katili olmuyor muyuz?

“Bir gün sormuslar Bektasi erenlerinden birine:"Sevginin sadece sözünü edenlerle, onu yasayanlar arasinda ne fark vardir? "diye."Bakin göstereyim" demis ermis.

Önce sevgiyi dilden gönle indirememis olanlari çagirarak onlara bir sofra hazirlamis.Hepsi oturmuslar yerlerine. Derken tabaklar içinde sicak çorbalar gelmis ve arkasindan da dervis kasiklari denilen bir metre boyunda kasiklar.

Ermis "Bu kasiklarin ucundan tutup öyle yiyeceksiniz" diye bir de sart koymus. "Peki" demisler ve içmeye tesebbüs etmisler. Fakat o da ne? Kasiklar uzun geldiginden bir türlü döküp saçmadan götüremiyorlar agizlarina.En sonunda bakmislar beceremiyorlar,öylece aç kalkmislar sofradan. Bunun üzerine "Simdi..." demis ermis.

"Sevgiyi gerçekten bilenleri çagiralim yemege."Yüzleri aydinlik, gözleri sevgi ile gülümseyen isikli insanlar gelmis oturmus sofraya bu defa."Buyrun" deyince her biri uzun boylu kasigini çorbaya daldirip, karsisindaki kardesine uzatarak içmisler çorbalarini. Böylece her biri digerini doyurmus ve sükrederek kalkmislar sofradan.

"Iste" demis ermis."Kim ki hayat sofrasinda yalniz kendini görür ve doymayi düsünürse o aç kalacaktir.Ve kim kardesini düsünür de doyurursa o da kardesi tarafindan doyurulacaktir süphesiz.

Sunu da unutmayin:Hayat pazarinda alan degil, veren kazançlidir her zaman..."

Biliyoruz ki, düsündüklerimizle yasantimiz arasindaki ilintiler çogu kez özlenenin, umulanin disinda kaliyor. Toplum olarak da, bireysel olarak da, durmadan bir karamsarliga bir yilginliga dogru sürükleniyoruz. Bunlari söylerken edebiyat yaptigimi yada bilgiçlik tasladigimi sanmayin. salt bireycilik, bireysel saplantilar degil bunlar. toplumsal bir yangina dönüsmüs durumda.



Bunlari yazarken bir arkadasimin anlattigi ve yazarinin ismini bilmedigim kisa bir öykü geldi aklima. Hatirladigim kadariyla öykü söyleydi.

“”Daglik bir bölgede adam küçük ogluyla yürürken, oglan ayagini tasa çarpar ve can acisiyla, “Ahhhhh!”diyebagirir. Dagdan, “Ahhhhh!” diye bir ses gelir ve bu sesi duyan çocuk hayret eder. Merakla “Sen kimsin?” diye bagirir ; ama aldigi tek yanit “Sen kimsin?” olur. Çocuk bu yanita kizar ve, “Sen bir korkaksin!” diye bagirir.Dagdan aldigi yanit “Sen bir korkaksin!” dir. Babasina bakar ve “Baba ne oluyor?”diye sorar.



“Oglum, dikkat et!” diyen baba, vadiye dogru, “Sana hayranim!” diye bagirir.Ses “Sana hayranim!” diye yanitlar. Baba “Sen harikasin!” diye bagirdiginda, bu kez dagdan “Sen harikasin!” yaniti gelir. Çocuk sasirmistir, ama hala ne oldugunu pek anlayamamistir.



Baba ogluna durumu açiklar: ”Oglum, insanlar buna yanki derler ama; ama gerçekte YASAM’in kendisidir. Yasama ne verirsen sana onu yansitir. Yasam senin davranislarinin bir aynasidir. Eger yasaminda daha çok sevgi istiyorsan, insanlari daha çok sev. Eger sana saygili davranilmasini istiyorsan insanlara saygili davran. Eger baskalari tarafindan anlasilmak istiyorsan, önce baskalarini anlamaya gayret göster. Eger insanlarin sana hosgörülü ve sabirli davranmasini istiyorsan, önce sen insanlara karsi hosgörülü ve sabirli olmalisin.

Oglum yasamda ne ekersen onu biçersin. Bu doga yasasi yasamin her yönü için geçerlidir.”



Insanlarin yasami tesadüfler sonucu olusmaz; insanlarin yasami onlarin davranislarinin yansimasindan baska birsey degildir...



Bazen karsimizdakilerin varligina bile tahammül edemiyoruz, çarpik sagliksiz bir kisilige dogru sürükleniyoruz. Salt “Sevmeyi bilmek” baslikli yazimdan dolayi onlarca tehtit ve küfür maili aldigimi yazsam inanir misiniz?



Ey siz sessiz sevgilerin sessiz ortaklari... Bu serin gecenin islak damlaciklari bedeninize yayilirken, üsüyüp kaçmak yerine, Yüreginize sevginin sicakligini esir edin... Ve bunu kendinize bahsedilmis en kutsal ödül sayin. Sevin yalnizca sevin... Dünyanin en güzel seyi insanlarin sevildigini bilmesidir, daha da güzeli sevebilmesidir,sevmeyi bilmesidir. Sevmek hiç bir zaman çilginlik degildir. Sevmek insan tarafimizi bulmamizdir. Dünyada sevmeyenlere, sevemeyenlere acimali. Sevebilen insan kendini ve yasami kesfeden insandir, talihli insandir. Duygulu duyarli ve güzel insandir. Sevgidir insani yücelten, insanin yasamina anlam ve derinlik kazandiran. Sevmeyenler ve sevemeyenler ot gibi yasayip, ot gibi gidenlerdir. Ah evet, sevgisiz bir dünyada hala sevmeyi bilen siz duyarli dostlara selam, bilmeyenlere de bir mesaj iletiyorum bu sekilde...



‘”Dünyayi sairler yada çocuklar yönetse, o zaman dirlik düzenlik olur; çünkü ikisinin de yüregi sevgi doludur, ikisi de açik yüreklilikle yaklasir hem beyninin hem yüreginin sorunlarina” diyen yazara katilmamak mümkün mü?.



Beynimi beyninizin aydinligina yaslayip, yüregimi yüreginizin sicakligina, güzel, yalin yapmaciksiz duygularinizdan öpüyorum.



Yasami savunma sorumlulugu ve bilinciyle

mutluluklara

Nuri Can dan alıntıdır..yüreğinize sağlık..

0 yorum:

Yorum Gönder

yüreğinizden geçen,dilinize gelen bir iki kelimeyi benimle paylaşırsanız çok mutlu olacağım...şimdiden teşekkürler...

bir de bunlar var:)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Pages